18 Aralık 2010 Cumartesi

Ana kraliçe

"Sen çocuk kadınsın. En heyecan verici tür" diyordu Nazlı Eray'ın "Aşık Papağan Barı"ndaki karakterlerden biri, kitabın baş kahramanı kadına. Çocuk kadın... Ne basit ama ne güzel bir tanımlama demiş, not düşmüştüm bir kenara.

Çocuk kadın, olgun kadın, suratsız kadın, dişi kadın, erkek kadın, şen kadın, dost kadın, güçlü kadın, eş kadın, özgür kadın, anne kadın... Kaç kadın türü vardır acaba diye düşünürüm bazı bazı. Kaçını barındırırız içimizde? Çelişmelerine ve tüm kavgalarına rağmen nasıl barınırlar tek bir bedende? Bazen barınamazlar, güçlü olan karakterler güçsüzlerin bir kalemde çekiverir fişlerini.

Bu dünya üzerinde 77. yaşını doldurmuş güzel bir kadının doğum gününü kutladık bugün. Tüm aile, çocuklar, torunlar, gelinler, damatlar, komşular... Belki liseye kadar annemden çok anne dediğim canım anneannemin doğum gününü...

Hayata, pek çoğumuz gibi içinde birçok kadın barındırarak başlamış bir kadındı anneannem de. Her şeyden çok "çocuk kadın"dı baba evinde. Babasının bir numaralı, her daim şımartılan, el üstünde tutulan can kızıydı. O kadar kıymetliydi, o kadar sakınılandı ki ilk aşkına ve hep tek aşkı olarak kalacak adama kavuşmasını engelleyen de bu özelliği olmuştu. Bir subaya aşık olmuştu, subay da ona. Ama baba, biricik kızının bir subayla evlenerek Anadolu'nun ücra köşelerinde dolaşmasına göz yumamazdı. O, kızını pamuklar içinde büyütmüştü ve bundan sonra da öyle yaşamasını istiyordu. Olmadı, hayat defterinde sadece yaşanmamış bir aşk olarak izi kaldı.

Kağıt üzerinde mantığı olan ama gönül defterinde yeri olmayan bir evlilik gerçekleşti ileriki yıllarda. Kendi içinde iyi bir insan olan dedem, çok iyi bir baba, çok iyi bir komşu, çok iyi bir evlat, çok iyi bir abi olabilmiş ama asla iyi bir eş olamamış bir adamdı anneannem için.

Bugünkü gözlüklerimle geriye dönüp baktığımda görüyorum ki, anneannemin içindeki farklı kadınlar mutsuz olduğu evliliği boyunca yıllar içinde bir bir, geriye hiç bir iz kalmaksızın ölüp gidivermişti. Geriye sadece tek biri kalana kadar... Anne kadın!

Anneannemi hayatta mutlu eden tek şey çocukları ve daha sonraki yıllarda da torunları olduğu için tutunduğu tek kadınlığı anneliği olmuştu. Diğer kadınlarını besleyecek lezzetler bulamamıştı hayatta. Olağanüstü güzelliğini ve dişiliğini besleyecek sevgi yoktu, çalışmadığı için özgür ve güçlü kadın yoktu, hep çekilen sıkıntılar yüzünden şen kadın yoktu. Her giden kadın, büyük imparatorluğa, anneliğe teslim olan bir beylik gibiydi. Yetki alanı her gidenle genişledi de genişledi.

Anneannem hep anneydi benim gözümde. Başka hiç bir kadınsı özelliğe sahip olduğunu hatırlamam. Tek bir an haricinde...

Yıllar yıllar önceydi. Kaç yaşındaydım tam hatırlayamıyorum ama sanırım 13-14 falan olmalı. Her gün düzenli bir şekilde eve gelen gazeteleri karıştıran anneannemin o gün gazeteyi okuduktan sonra birden canının fena halde sıkıldığını farkettiğimi hatırlıyorum. Ne olduğunu sordum ona, neden böyle suratının düştüğünü, üzgün olduğunu. O kadar dolmuş ve yoğun duygular içinde olmalı ki, özel duygularını ortaya koymaktan her daim imtina eden bu kadın, ilk kez dışa vurdu içindekileri. Yıllar evvel 18 yaşında bir genç kızken aşık olduğu adamdan bahsetti bana. Subay olduğunu ve babasının bu yüzden evlenmelerine müsade etmediğini söyledi. İlk kez o gün haberim oldu anneannemin bu yaşanmamış sevda hikayesinden. Ciddi bir hüzün vardı anneannemin yüzünde. Onu ilk defa böyle görüyordum. Şaşırmıştım çok çünkü bu kadar tanırken onu, bir o kadar tanımadığım bir kadınla da karşılaşıyordum o gün. Sonra birden bunları söyledikten sonra sustu ve bir an sonra "Ölmüş" dedi. "Biraz evvel gazetede ölüm ilanını gördüm".

O gün bu hikayenin anlamını ne kadar kavradım tam hatırlamıyorum ama bunu duyunca çok canım acımıştı. Üzülmüştüm, şaşırmıştım. Ama her geçen yıl, büyüdükçe, içimdeki farklı kadınlarla tanıştıkça, aşık oldukça, aşkı da ayrılık acısını da sapına kadar yaşadıkça anneannemin bu hikayesi daha çok hatırladığım, daha çok andığım, daha çok önemsediğim bir hikaye halini aldı.

Anneannem o gün, o zayıf anında açıldığı gibi bir daha hiç açmadı içini bana, bahsetmedi bu konudan. Dediğim gibi ona eski günlerini hatırlatan diğer kadınlarını o kadar bastırmış ve susturmuştu ki, o zayıf olduğu bir an hariç hiç açmadı kendini. Hep anne ve anneanne olarak kalmak istedi. Ben de üzülmesin, canı sıkılmasın diye üstelemedim. Başka bazı aile dostlarından öğrendim hikayenin gelişimini, detaylarını.

Bugün o çok sevdiği, kollarıyla, ruhuyla, zihniyle bağlandığı anneliği ve anneanneliğiyle onlarca fotoğraf çektirdi bu güzel kadın. Kollarının altında hep çocukları ve torunları vardı. Masasını yine çeşit çeşit lezzetli yemeklerle donatmıştı. Hafta boyunca uğradığım her gün hummalı bir çalışma içindeydi bugün için. Bir gün uğradığımda kapının dışarılarına kadar taşan kavrulmuş soğan ve tarçın kokuları, sarılacak dolmaların habercisiydi; diğer gün toprakları iyice gitsin diye iki üç su yıkanan ıspanaklar açılacak böreklerin.

Cuma günü çok sevdiği tiramisuyu da pastası niyetine kendi ellerimle yaptım yine onun sıcacık mutfağında. O taşıdı malzemeleri, ben karıştırdım. Kıvamı tutan kremayla, kahveleri içine çeken savoyerle onun yüzü güldü, benim içim. Bir zamanlar yavru olan bu mutfak cadısının ustalığa doğru adım atışını iftiharla izleyen bu can kadın, benim en birinci destekçim. Her gün okuldan sonra uğradığımda detaylı olarak o gün yaptıklarımızın malumatlarını alır benden. Merakla dinler, bilirim, her dediğimi kafasının bir yerine not eder ve asla unutmaz:) Benim genlerdeki mutfak cadılığının kimden geldi belli, hep söylerim.

Yapacaklarım ve yapmamam gerekenler adına gözlemleyerek çok şey öğrendiğim bir kadındır anneannem. Bu yazı, içinde bir zamanlar barınmış olan, anneliği kadar güzel tüm kadınlara ithaf olunur!

12 yorum:

Ece Ekincioğlu dedi ki...

gözlerim doldu ve patlattım su birikintilerini. anneanne ne demektir bilirim, canımdan çok severim anneannemi ve benim içinde anne kavramını ilk doldurandır. bu hikayeyi bilmiyordum. bugün keyifli bir gün geçirdiğini uzaktan hissettim. nice mutlu ve sağlıklı yıllara diliyorum anneannene:)

laleninbahcesi dedi ki...

dlerim Annenle kendi mutfağını kurduğunda , birlikte yemek yapmanın keyfini çıkarırsınız Zerencim... Nice yaşlar yıllara diliyorum Annneanneciğine...

Benim Anneannem çok sert bir Karadeniz Kadınıydı Zeren... Evine iyi dışarıya çok sert tavizsiz... bunun neden olduğu çok uzun ve hazin bir hikaye... Umarım bir gün karşı karşıya geldiğimizde konuşuruz bunları...

Sevgilerimi bırakıyorum sana

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

allah sağlıklı ve sevenleriyle beraber bir yaşam nasip etsin zerom.
ne mutlu sizlere ve Kendisine.

Nehire dedi ki...

Gözyaşlarımı tutamadım,Zeren kızım.
Yüreğinin güzelliğine ,kaleminin ucundan dökülen sözcüklerine teşekkür ediyor,yürek dolusu sevgimi yolluyorum...
Anneannenin yeni yaşı kutlu olsun,nice sevgi dolu yıllara...

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Zerenciğim,
Size sadece anne kadın yüzünü görtermiş olsa da, ananen içinde uyuttuğu kadınları size mutfak aracılığıyla sunduğu yaratıcılığını beslemek için bir köşede yaşatmış olmalı.
Ne mutlu ona ki, yine de hayata kahretmemiş, ona tutunmuş.
Ne mutlu size ki, böyle sevgili bir insanınız var.
Nice sağlıklı birlikte yaşlara...
Senin aracılığınla ona sevgiler.
:))

Leylak Dalı dedi ki...

Anneannene uzun ömürler ve sana onunla birlikte mutfakta geçecek nice saatler diliyorum Zerocum...

zeynep dedi ki...

Anneannelerin yeri başka oluyor her zaman, daha nice mutlu seneler diliyorum anneannene!

Alice dedi ki...

Anneanneler genelde annemizden daha anaç gelir hepimize.çok sıkıntılı geçen bir ömrü,çocukları ve torunları ile telafi etmek hayattaki tek mutlulukları.benim anneannem de öyle.annem öldükten sonra iyice bağrına bastı beni,bağlılık değil bağımlılık yaşıyoruz şimdi...Allah hepsine sağlıklı uzun mutlu ömürler versin.

A-H dedi ki...

ne guzel yazmissin, gozlerim dolu dolu okudum...
nice mutlu yillar anneanneye de :)

yeliz dedi ki...

çok dokundu yazdıkların zeren, gerçekten kaç kadın var içimizde. çok dokunaklı anneannenin hikayesi...

Adsız dedi ki...

Anneannene uzun sağlıklı yaşlar diliyorum. Nice mutlu yılları olsun cocukları, torunları ve sevdikleriyle birlikte. Çok güzel bir yazı olmuş. Ellerine yüreğine sağlık.

zero dedi ki...

Hepinize güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Anneanneme bu yazıyı okutmadım, hüzünlenir belki dedim, istemedim. Ama ben onun yerine tüm dileklerinizi aldım ve kendi içimden ona ilettim:) çok teşekkürler...