Blog dünyasının bazı ritüelleri vardır. Burası öyle kimliksiz, kişiliksiz bir dünya değildir. Uçsuz bucaksız bir ilişkiler dünyasıdır. Hem içsel ilişkiler, hem dışsal... Kendi içimizden çıkan cümlelerle bizim dışımızdan insanlara ulaşır, bir ilişki kurarız.
Ve mimler... İşte blog dünyasının en başta gelen ritüelidir mimler. Normalde pek hoşlaşmadığım bu zoraki soru-cevap olayında bu sefer son derece keyifli bir mimle karşılaştım. Sevgili Leylak Dalım gönderdi, ben de memnuniyetle kabul ettim.
İşte bu keyifli mimin konusu:
Kitaplığınızın karşına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız ya da hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.
Mim Kuralları:
- Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz.
- Mimin bozulması teklif dahi edilemez.
- Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir.
- Karşılıklı mimlemeler yasaktır.
- Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.
- Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez.
Teferruatları geçip hemen konumuza geçiyorum.
Geçtim kütüphanemin karşısına. Acaba hangi rafın önüne doğru gitsem diye bakına bakına dolanırken birinin önünde duruverdim ve gözlerimi kapadım. Bakalım bahtımıza hangi kitap düşecek, enerjim hangi satırlarla buluşacaktı? Ellerimi kitapların üzerinde dolandırdım ve birinin üzerinde durdum. Gözlerimi açtığımda elimde bir edebiyat şaheseri, yürek sızısı bir roman duruyordu. Toni Morrison - Sevilen...
Kitabı aldığım güne dair hiç bir anı kalmamış bende ama 2 yıla yakın bir zaman önce okuduğumu çok iyi hatırlıyorum. Mecidiyeköy'de editörlük alanındaki son işime yeni girdiğim günlerde yine yollarda okumaya başladığım ve yine yollarda bitirdiğim bir kitaptı. Dediğim gibi kütüphaneme girdiği günü, ânı hatırlamıyorum ama okuduğum anlardaki alevleri dün gibi hatırlıyorum.
Gizemlerle dolu bir kitaptı Sevilen. Kendini ilk görüşte değil, parça parça açan. Hatırlıyorum, ilk sayfalarda nasıl bir bulmacanın içine girmekte olduğumu merakla kavramaya çalışırken roman ilerledikçe gizem çözüldükçe, taşlar yerine oturdukça soluksuz kalıyor ve içim yanıyordu. Bu roman bittiğinde hayatta asla cevaplamak istemediğiniz kaya gibi ağır bir soru bırakıyor size geriye. Burada bir ipucu vererek okumak isteyenlere haksızlık yapmak istemem ama kesinlikle tavsiye edeceğim bir eserdir bu Nobelli yazarın 1987 tarihli romanı.
Şimdi gelelim 55. sayfaya...
"Paul D kalkmıştı, bir gün önce kırdığı eşyaları onarırken şarkı söylüyordu. Hapsedildiği çiftlikte ya da daha sonra Savaş'ta öğrendiği, eski, bölük pörçük şarkılar - Tatlı Yuva'da söyledikleri, özlemin her bir noktayı biçimlendirdiği şarkılarla ilgisi yok."
Bu satırlar çereziniz olsun, bu kitabı okuyun. Başlarda "ne oluyor, ne anlatıyor" deyip pes etmeyin ve okuyun.
Ve şimdi büyük an... Mimler kime gidiyor? Daha evvel hiç mim cevaplamamış olduğunu bildiğim ama bu mimden keyif alacağını düşündüğüm canım arkadaşım Ecem, iş hayatım boyunca en sevdiğim masa komşularımdan biri olan canım Edieciğim ve çok sevdiğim blog dostlarımdan Kitap Kurdum... Hadi bakalım pamuk eller kütüphaneye:)
4 yorum:
Sağol Zerocum...
Toni Morrison'u da çok severim.
Sevgiyle...
ben de ödevimi yerine getirdim:)) Bu mim sayesinde henüz elime alma fırsatı bulamadığım bir kitap oldu mim konum...
Sözünü ettiğin kitabı okumadım ama okuyacağım bilirsin:) Yarın Alkım günüm zaten...
Sevgilerimle
Çok sevdim ben bu mimi. Hemde bu mim sendne gelince daha da anlamlı oldu benim için. Mimin konusu da çok güzel. Teşekkürler canım blog arkadaşım benim. "Sevilen" ise listeye alındı senin sayende.
Pamuk eller kütüphaneden ayrılamıyor ki zaten Zeren'ciğim! Nasıl gidiyor okul?
Yorum Gönder