11 Ocak 2012 Çarşamba

Durma, anlat Füruzan!

"Mesleğinizde gözüm var" diyorum kasadaki görevli arkadaşa. "Bir daha dünyaya gelirsem kesin kitapçı olucam."

O da gülüyor, ben de. E bu dediğime de gülünür zaten, başka bir şey yapılmaz:) Bir daha dünyaya geleceğim kesin de, bir de meslek belirliyorum bu yaşamdan! Acaba önceki yaşamımda da aşçı olacağım naraları attığım için mi şimdi bir mutfak faresine dönüşüverdim? Ah Zero ah, eğer öyleyse, ne işler açtın başına!:)

"Valla güzel meslek" diyor o da kendi işi için. "Bütün gün kitaplar içinde, okuması ayrı keyif, dokunması ayrı." Belli ki keyif aldığı işi yapan nadir insanlardan biri. Zaten o kadar içten gülmeyi bilen bir insan keyif almayı bilmiyor olamaz diyorum ben.

Sonra benim mesleğimi soruyor. Aşçıyım dediğimde bütün insanların suratında beliren az biraz şaşkınlıkla karışık, hayranlık, hayret ve keyif dolu o garip ifadeye bürünüyor onun yüzü de. Sanırım yakında "aşçıyım" beyanımın, insanlar üzerinde yarattığı ifadeler konusunda da bir yazı yazabilirim. Zira pek komik şeyler olabiliyor.

Kadıköy'deki en sevdiğim iki kitapçıdan biri olan YKY'nin o minik dükkanında geçiyor bu diyalog. Sorumlu arkadaşı, yıllardır taa İstiklal'deki o baştacım dükkandan beri hep göz aşinalığıyla tanırım. Kadıköy'deki dükkan açıldıktan sonra buranın sorumlusu olmasıyla, her uğraşıyımda ayak üstü iki kelam etmekten de geri kalmadığımız güleryüzlü bir kitap insanıdır kendisi.


Aralık'tan bu yana Füruzan'ın YKY'de ayın yazarı olmasından ötürü okumadığım tüm Füruzanlar'ı almak için üç beş günde bir iyice sıklaştırarak uğrar oldum. Öyle bir gidişte bütün kitapları sırtlayıp almam ben; kitaplar kadar kitapçılar da özeldir; alınacak kitap bırakırsam geride kitapçıya gitmek için de bahanem olmuş olur:) Yani böyle git gel, git gel şimdiden diğer yaşamımdaki(!) mesleğime hazırlıyorum kendimi:)

Her defasında, Füruzan'ın okumadığım kitaplarından hangisini alsam acaba diye bir ondan bir bundan 2-3 sayfa okuyup karar vermekte sıkıntı çeker, en sonunda da sadece sezgisel bir dürtüyle atarım elimi birine. Gül Mevsimidir'i de bu şekilde aldım. Ve sonuç mu? Sonuç: sezgilerine daima güven sen Zeren!

Belki fazla iddialı gelebilir ama bana sorarsanız Gül Mevsimidir, Füruzan'ın Kürk Mantolu Madonna'sı. Okurken Sabahattin Ali'nin o efsane romanında hissettiğim duyguların çok benzerlerini hissettim bu romanda da. O en sevilenin kaybından sonra bir daha hayatta hiç bir duygunun içine girememek; her şeyi sonsuz bir yüzeysellik, duygusuzluk ve anlamsızlıkla yaşamak... Tek bir olayın bir insanın hayatında bu kadar derin bir kopuşa yol açması... Bunun ne kadar acıklı bir durum olduğunu kavrayabilmek için Sabahattin Ali ya da Füruzan okumak gerek; bugün artık bundan çok eminim.

Oluyor bazen böyle deyip geçmek isterim, geçemem. Hele de koca bir 70 yılı, yaşamak için önüne değil, yaşanmış olarak arkasına almış bir insansa mevzu bahis olan, hiç geçemem. Çünkü o zaman, kırık bir aşk hikayesi olmaktan çıkıp, kırık bir yaşam hikayesine dönüşüveriyor eldeki. Önümüzde hala yaşanacak olduğunu düşündüğümüz yıllarımız varken, her hayal ve kalp kırıklığımızın bir tamiri oluşuyla avunmak mümkün. Peki ya önümüze değil de, upuzun bir duvak gibi geriye doğru uzanmışsa yıllar?

Çok ıslak bir İstanbul gününde, atkıların arkasından, berelerin altından bir türlü gelmeyen otobüsü beklerken ne kadar üşümüş olduğumu unutarak bitirildi Mesaadet Hanım'ın kırık hikayesi. Ve şimdi, bu uzun hikayeden sonra gerçekten üzüldüm Füruzan'ın artık yazmayacağını söylemiş olmasına. Elimde değil, bende merak gani gani. 2000'lerin kadınları, yani bizlerle ilgili neler çıkarırdı acaba Füruzan? Bir gün bir yerde yakalarsam soracağım, olur da benden önce siz yakalarsanız, unutmayın, benim adıma siz sorun!:)

11 yorum:

A-H dedi ki...

Hakikaten Leylak dali ile tenis macinda gibisiniz, bir o furuzan diyor bir sen, bir o bir sen :)))
Ozendiriyorsunuz yahu insani :)

Adsız dedi ki...

Yorum bırakmayışıma bakma..Her yazını zevkle ve beğeniyle okuyorum bilesin..

Şimdi dayanamadım. Madem Furuzan yazmayacak artık, madem sen de şimdiki yılların kadınlarındansın; neden başlamıyorsun yazmaya??

Evet, Furuzan'ı okurken aldığım hazzı alırdım yine..

Sevgiler
Ece(balkonlu)

laleninbahcesi dedi ki...

Artık yazmaması ne kötü değil mi? Bu arada 47 lileri atlamamanı öneririm.
Zero yav, dün Üsküdar dolmuşundaydım saat iki iki buçuk arası olabilir. Durakta birini sana öyle benzettim ki, az kaldı arabadan bağıracaktım Zero diye:))
Bir gün kendi minik kitap evimin sahibi olmak en büyük düşüm.

YKY her Kadıköye gidişte ilk durağım...

Öptüm çook
Japon filmleri için rezervasyon işini unutmadın dimi:)

zero dedi ki...

Sevgili A-H, Leylak Dalım katıksız bir Füruzan sevdalısıdır. Bense en popüler iki çalışmasını yıllar önce okumuş ve öyle bırakmıştım. Şimdi eksiğimi büyük bir keyif alarak tamamlıyorum:)

Canım Ece Ablacım, ne tatlısın:) Bakalım bir şeyler yazmaya çalışıyorum şimdilerde. Kendime 2012 sözlerimden biriydi yazı konusunda disipline olmak, daha çok çalışmak, daha çok yazmak... Şimdilerde tutuyorum bu sözümü. Ondan zaten, bir heyecan bir heyecan bende sorma gitsin:)) Çok öpüyorum seni, çok da özledim bu arada, bir görüşsek ya yine:)

Lale Ablacım 47'liler ve Parasız Yatılı yıllar evvel Füruzan'la ilk tanıştığım çalışmalarıydı... Evet o ben olabilirim, çok muhtemel:)) Kadıköy ve Üsküdar arasında mekik dokudum dün çünkü... Japon filmleri için rezervasyon yapmıyorlar bu arada, sordum. Giriş de ücretsizmiş:)) pek karlı çıkacaz bu işten sanırım:) öptüm ben de çok...

Yeraz dedi ki...

Geçen yaz öğretmenliği bırakıp kitapçıda çalışma hayalimi gerçekleştirmek için somut adımlar attım.Bir çok seçkin kitapçıyla görüştüm.Bunlardan bir tanesi çalışmam konusunda çok ısrarcı oldu.Benim de çok içime sinmişti.Fakat annem ayılıp bayılma eşiğine geldi nasıl öğretmenliği bırakırım da kitapçıda çalışırım diye.Halbuki kitapçıda görüştüğüm kişide kimya mühendisiymiş mesela bunları ne kadar anlatsam da başarılı olamadım.Anneme yenildim.Demek ki bir daha ki yaşamda meslektaş olacağız Sevgili Zero:)

Leylak Dalı dedi ki...

Füruzansevenler Derneği'ne Kayıtlar başlamıştır. Ben kurucu üye ve başkanım (başkanlığı kimselere bırakmam , itiraz edeni üyelikten atarım:). Lale ve seni yardımcım yapıyorum, haydi diğerleri, dizilin bakalım sıraya:)) A-H hemen başla sonra kop gel, ilk 10 üye şeref üyesi olacak zira:))
Valla Zero Füruzan'ın yazmaya hiç niyeti yok, bilgisayarla ilgisinin sıfır olduğunu söyledi, Ece'min dediği gibi 2000 kadınlarını yazmak Zerocan'a düşecek gibi görünüyor, merakla ve helecanla beklemekteyiz. Cap9 filmlerine beni de götürün beee:))

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Henüz Füruzanı okumadım ama ben kitaplarımla önce bir süre aşk yaşarım onları evin çeşitli yerlerinde dolaştırır ama çoğunlulka gözümün önünde tutarım.Eminim ki ben de bir Füruzan tutkunu olacağım bu yüzden madem YKY'de hala Füruzan ay'ı hemen stok yapmaya başlamalıyım zira bazı kitapları bugünden bulunmuyor, yazmadıkça da ne olur bilemiyorum.Eski kitaplarını umarım tekrar basarlar.Mesela 47'lileri bulamadım:(

Bu arada kitap alırken bazen kendimi tutamasam da ben de birer birer alıp oraya daha sık uğramak için bahane yaratırım, tadına vara vara yaşanmalı sevilen her duygu, gümbürtüye gitmeden!

Öptüm canım...

Işın dedi ki...

Parasız Yatılı'yı ilk okuduğumda 12yaşında falandım. Sevda Dolu Bir Yaz'ı okuyalı belki 10 yıl oldu. İkisini de çok sevdim, çok etkilendim. Diğer kitaplarının bir kısmını da okudum ama bu ikisinin bendeki yerleri ayrıdır. Leylak Dalı'nın kulübüne kaydolmak istiyorum hemen ben de.
Kitapçıda çalışmaya ben de özenmişimdir hep. Bir de tabii kitapçılı bir kahvenin sahibi olmaya. Hayal etmeye devam !

zero dedi ki...

Sevgili Yeraz, annen bu dediklerimi sakın duymasın:) ama keşke kendi kalbinin peşinden gitseymişsin, 2012 numara Zeren'den farklı bir cümle çıkmaz zaten:) bir sonraki yaşam meslekteşım her şey gönlünce olsun:)

Leylak Dalım, sen gel buraya, götürmeyen Japon olsun:) Vee diyorum ki, bekleyin beni geliyoruuum:) (ama biraz bekliceksiniz)

Nathaliecim, kitaplar zaten sadece okunmak için değil aslında değil mi, farklı bir yaşam arkadaşı onlar.. Bu arada Kadıköy'deki YKY'de 47'liler var, hem de epey var. Haberin olsun. Gül Mevsimidir'i de atlama sakın, benden söylemesi:)

Işıncım, kitap-kafe hayali olmayan insan tanımadım desem...:) Kim çok isterse, onun/onların olacak hissediyorum:))

emili dedi ki...

Bir ara bende kitapçıda çalışmıştım. Sıkılmadan uflayıp puflamadan gittiğim tek işyeridir :)
Kürk Mantlo Madonna'yı henüz okudum ve çok geç kalmışım bunu anladım.
Gül mevisimidiride en kısa zamanda okunacaklar listeme ekledim.

zero dedi ki...

Sevgili emili, harika, ne güzel en azından bir süre olsun tecrübe etmişsin kitapların arasında çalışmayı:) Gül Mevsimidir'i okumanı özellıkle de Kürk Mantolu Madonna'dan sonra okumanı şiddetle tavsiye ederim...