5 Ocak 2012 Perşembe

Ağva'ya aşçı çıkartması!

Güneş İstanbul'u yavaştan bırakıp alacakaranlık moduna terk eylemişken şehri, otobüste yanımda oturan arkadaşım "Bir ordayız, bir burda" diye gülümsüyor. Sıkıntılı bir otobüsün içinde üç saati aşan bir süreden beri şehrimize ulaşmaya çalışırken "öyle" diyorum ben de "insanoğlu kuş misali."


Yorgun bedenler, üzerine kızartma yağı, makarna sosu, kavrulmuş soğan sıçramış ruhlar, nefes almaya ihtiyacı olan zihinler olarak üç mutfak sevdalısı boş zamanı bulunca cepte, vuruverdik kendimizi yollara. Hem İstanbul'da olmalı dedik gideceğimiz yer, hem de uzak olmalı İstanbul'dan. Daha evvel birkaç kez çok keyifli zamanlarımın ev sahipliğini yapmış bir mekana, Ağva'ya gitmeye karar verdik en sonunda. Karar güzeldi, birlikte gidilenler güzeldi, Ağva çok güzeldi de, yol biraz ömür törpüsüydü ne yalan söylemeli. Özel arabayla keyifli olabilecek bir yol, Üsküdar'dan kalkan otobüslerle sürekli dur-kalk/dur-kalk biraz çileye dönüştü açıkçası.


Zorlu yolculuğumuzdan sonra minik otelimize varınca hala kaldırılmamış yılbaşı süsleriyle kendimize bir yılbaşı gecesi daha yaşattık. Hatta ambiyans gereği cümleten aldığımız kararla yeni yıla 4 Ocak gecesi girdik de diyebilirim:)

Şimdiye kadar bir elin parmaklarına yaklaşan Ağva yolcukluklarımın her seferinde cebimde kalan anıların renkleri çeşit çeşit... Ortak özellikleriyse hep çok güzel hatırlanacak olmaları. Söz konusu Ağva olunca çoğunlukla romantizm ayağı yüksek hatıralar koyuluyor sepetin içine; en azından şimdiye kadarkiler öyleydi. Fakat bu seferkinin rengi, aşırı doz kahkaha patlaması, pis yedili'nin muppet show versiyonu "Uno" oyununda yenen arkadaş kazıkları:), birkaç kadeh kan kırmızısı şarap, anasonun vazgeçilmez kokusuna karışan o başımın tacı lezzet...


Güzel günler bir bir yer ediniyor daha henüz tertemiz sayfalarıyla çantamda yer alan yeni yıl ajandamın içine. Bahardan kalma mis gibi günlerde yaz telaşlarından, kalabalıklarından zerre iz taşımayan kumsallarla buluşmak ayrı bir haz veriyor insana. Önümde uçsuz bucaksız bir deniz, gökyüzünün maviliğini beyaz nakışlar gibi süsleyen bulutlar, hepsi doğal olan tüm bu manzaraya insan yapımı olarak yegâne yakışan deniz fenerleri... Doğayı hatırlamaya da, doğanın bizi hatırlamasına da sık sık izin vermeyi unutmamak gerek!


Kumsala isimlerini, aşklarını, takımlarını, tutkularını yazan insanlar... Hepimiz yaşamda bir iz bırakma derdindeyiz aslında. Belki tüm bu koşturmacalar, yıpranmalar da bu yüzden. Benden geriye ne kalır hayatta bilemem. Aldığım her nefesi keyif alarak yaşamak isteyen, bundan gayrı da kendine pek bir hedef koymayan ben, arkadaşımın elinden sopayı alıyor ve koca koca harflerle adımı yazıyorum kumların üzerine. Fazla zaman geçmiyor, hızlı ve uzun bir dalga gelip siliveriyor yazdıklarımı; birer birer alıyor denizin içine adımın harflerini. "Zero denize karıştı" diyorum içimden. İşte böyle, bir deli mücadeleyle iz bırakma çabasında debelenir dururken tek bir dalganın bile gazabına uğrayabiliyoruz. Halbuki böyle tıpkı bir resme bakar gibi karşıdan bakınca yaşadıklarına insan, o dalgaların bile ne kadar güzel, ne kadar kıymetli olduğunu anlayabiliyor.


Son sayfalarında olduğum Barış Bıçakçı romanı Sinek Isırıklarının Müellifi eşlik etti çok fazla okuyamasam da bu yolcuğumda bana. Bir bölümde romanın baş kahramanı Cemil gördüğü güzel bir manzara sonrasında şu muhteşem benzetmeyi yapar: "kendimi güzel bir şiirini daktilo etmiş Oktay Rıfat gibi hissediyorum." Ne kadar keyifli bir benzetme diye hayranlıkla kalın kalın altını çizerken satırların, sadece birkaç gün sonra kendimi aynen böyle hissedeceğimi nereden bilebilirdim ki!)

8 yorum:

Unknown dedi ki...

fotograflar harika yaşanılanlar o an lar daha bir güzel anlaşılan ne mutlu size :) sevgiler yeni yılın ilk kaçamağı olmus devamı gelsin inşallah sevgiler Zero :)

zero dedi ki...

Canım çok teşekkür ederim. Evet gerçekten güzel ve ihtiyacım olan bir kaçamaktı. Sevgiler benden kocaman:)

Adsız dedi ki...

ben yine fotoğraflara takıldım. ayıp olmazsa sormak istiyorum:)) Telefonunuzun markası ne ve hangi programı kullanıyorsunuz?:)) Şimdiden teşekkürler... İyi seneler... Sevgiler...

zero dedi ki...

Telefonum iphone. Ama kullandığım fotoğraf programları tek değil. Apple'ın iphone'lara yüklenebilen çok fazla fotoğraf programı var, kimi programlar ücretli kimileri ücretsiz. Photomagic, panaromic, oldphoto gibi ama hakikaten saymakla bitmez... Size de iyi seneler dilerim:)

Adsız dedi ki...

teşekkürler bilgi için...

dersaadet dedi ki...

Süper bir yazarsın farkında mısın? Hadi okuduğun romanları bırak da bir kitap yaz, eminim sende hikaye çoktur. Hadi hadi durma:)) Ellerine sağlık bu arada...

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Ağva benim de çok sevdiğim yerlerden biridir...
Seneler önce nehir kenarında kalmıştık, unutulmazdı...
Fotoların harika çıkmış, güzel bir gezi olmuş besbelli...
Enerjin bol olsun Zerocuk:)

Zeynep Özmen Ünlü dedi ki...

zerocum, ağvaya geçen sene bu zamanlarda gitmiştim. inanılmaz güzel fotoğraflar çekmiştim. göksu nehrinde bir de gezinti... oraya gitmek 2-3 günlük bir tatil gibi iyi gelmiştir.