Kış hazırlıkları sadece mutfakta olmaz. Bünyelerin de kışa hazırlanmaları gerek bence. Salamuraya yatmak, bolca tuz ve sirkeye basmak, biraz şeker katıp reçel kıvamında uzun uzun kaynatmak gerek ruhlarımızı, fazla geç kalmadan, kış soğuk rüzgarlarıyla kapımızı çalmadan. Mutfağımızın bereketini kış için arttırmak adına her ne yapıyorsak kendimizden de esirgememeliyiz bu ilgiyi, bereketi.
Eskiden bu işi çok başarıyla yapardım ben. Okul yılları henüz hayatımdan çıkmamış, iş hayatının o morfin etkisindeki hay huyuna kendimi kaptırmamışken her yaz Burhaniye Ören'deki yazlığımızda müthiş bir kışa hazırlık seramonisi gerçekleştirirdim.
Sitenin ortasında bir ucu denize bağlanan doğal bir gölet vardır ki kenarına konmuş banklarda oturup tam karşıda Kaz Dağları'nın ardından batan güneşi izlemek, insana cennet varsa eğer kesinlikle böyle bir yer olmalı dedirtecek denli olağanüstüdür. Yazlarımı rahat rahat o cennet mekanlarda geçirebildiğim yıllar tam güneşin batışına yakın banklardan birinin üzerine tüner ve kendime şöyle derdim:
"Bu anların tadını, zevkini, huzurunu, güzelliğini iyice kazı içine Zeren. Doldur tüm ruhunu. Doldur ki kışın her ihtiyacın olduğunda bu anları hatırlayıp kendini iyi hissedesin; içinden çıkarıp çıkarıp üzerine gelen stres toplarını patlatmak için kullanabilesin!"
Ve gerçekten işe yarardı. Ne zaman başım sıkışsa, o anlarda doğayla ve sükunetle çevrili o duru halimi hatırlar sakinleşirdim.
Sonra sonra bunu yapabilmek için illa da güzel bir manzaraya gerek olmadığının farkına vardım. Anladım ki, o yıllarda o bankın üzerinde oturup kendi kendime kalmak bir meditasyon etkisi yarattığı için bana fazlasıyla iyi geliyordu. Aslında kendini dinleme haline geçip dürbünü içine döndürebildiğin her yerde benzer şeyleri hissedip kendini yenilemen, ruhunu arındırman, yıkanıp ak pak olman mümkün olabiliyordu.
Yaz başından beri, yani anlayacağınız yaklaşık üç ay gibi uzunca bir süredir kendimi salamuraya yatırmış bekliyorum. Sadece kışa değil aslında, yeni bir döneme hazırlıyorum kendimi. Dönem elde olmadan sonbahara/kışa denk geldiği için kış hazırlığı gibi oldu bendeki demlenmeler. Hayat önüme gelen noktada kulağıma en çok şu sözcüğü fısıldadı: CESARET! Cesaretli kararlar, cesaretli seçimler, cesaretli bir ben...
Gerçekten en zoru o cesaretli kararları almaktı. İşini, yıllarca eğitimini aldığın alanları, hayatını temellendirdiğin tüm kavramları, yaşamının işleyiş ritmini değiştirip yepyeni, bambaşka şeylere yönelmek... Haziran başıydı bu kararları verip direksiyonumu kırıyorum dediğim zaman. Gerçekten en zoru o ana kadar olanıymış ki, kararımı verip kendimden emin olduktan sonra müthiş bir rahatlama yaşadım. Çünkü ne olmak istediğimi, beni heyecanlandıran şeyi bulmuş, evet bu diyebilmiştim.
Sonrasındaysa biraz dinlenmek, hazır olmak, mutfak tabirlerine geri dönersek salamuraya yatmak, uzun uzun kaynayıp reçel olmak gerekiyordu. Bekleme sürecimi tamamladım. Pazartesi salamuranın kapağı açılıyor. Sofraya gelmek üzere yola koyuluyorum. Heyecanlıyım, hem de çok.
Ey blog, bundan sonra birlikte ne maceralara daha çıkacağız kimbilir, biliyorum sen de benim kadar heyecanlısın:)
13 yorum:
zerenim, sabırsızlıkla bekliyorum yeni maceralarını. bu maceranın ilk adımlarını bilen biri olarak sen bu işte usta olacaksın diyorum. ayrıca çok özledim :)
Haydi bakalım, merakla bekliyoruz. Yolun açık salamuran kıvamında olsun.
Sevgiyle...
Canım arkadaşım yolun açık olsun. Cesaret ne güzel bir kelime. Bende hiç olmayan bir şey. Seni gerçekten gönülden tebrik ediyorum.
Her zaman seni bu hızda görmek istiyorum :)
Benzetme harika,bu sakamura işine ben de girsem iyi olacak...
Canım Zero, nasılda merakla bekliyorum anlatamam... Bir yazında bir yolculuktanda söz etmiştin hatırladığım kadarıyla... Çok ama çok merak ediyorum... Dilerim her şey senin istediğin gibi olur.
Sevgiyle
Vay be! Ne güzel bir yazı okudum az önce. Ellerine sağlık, kalemine kuvvet.
Yolun açık olsun!
Hepimizin yolu açık olsun.
Baki sevgiyle...
canım benim, çok güzel günler, içini kıpır kıpır yapacak tecrübeler seni bekliyor! Ben de heyecanla bekliyorum yeni maceralarını ;)
haydi hayırlısı diyelim mi o zaman, Allah utandırmasın inşallah. Yolunda başarılar dilerim
Zeren'im sen yeni maceralarını yaşa ve yaz ki peşinden bize de cesaretinle sürükle.
ankarada iş yerinde seninle aynı soyadında arkadaşım var
acaba akraba mısınız??
adı fulya
hayatım çok merak ettim
bu salamuradan eminim harika tatta bir yemek ortaya çıkacak
her ne iş yapacaksan eminim senin için harika olacak
cesur kadınları hep sevmişimdir
ben de seneye böyle bir salamura olayına gireyim diyorum :))))
sevgiler
boş oda ne kadar ilginç bir filmmiş
izledim
etkilendim
Arkadaşlar hepinize güzel sözleriniz ve dilekleriniz için teşekkür ederim:) enerjim böyle destekleyici sözlerle daha da artıyor. bir iki güne zaman bulduğum ilk fırsatta anlatacağım zaten neler yaptığımı/yapacağımı. tekrar teşekkür hepinize:)
Sevgili Mavianne, Ankara'da yaşayan Somunkıranlar olduğundan haberim var, muhtemelen bir akrabalık vardır ama tanışmıyoruz o ayrı. Ve Boş Ev... Hayatımda izlediğim en güzel filmlerden.. Ben de çok etkilenmiştim ve işte sinema bu demiştim bitince. Diyalogsuz böyle başarılı bir hikaye anlatımı az bulunur. Aynı yönetmenin "İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış... İlkbahar" filmini de izlemeni tavsiye ederim canım:)
zerencim,
tebrikler!! aman bizi boşlama, seni okumak her zaman zevk.
Yorum Gönder