23 Haziran 2011 Perşembe

Satılık!

"Eşyalar satılığa çıkınca o eşyaların üzerine yapışmış hayallere ne oluyor peki?" diye sordum geçenlerde kendime. Hayaller bir çırpıda satılamıyor elbet, ama hayallerin temsilcisi olan şeylerin ortadan kaldırılması da bir nevi arınma, yüklerden kurtulma... Artık o hayallerden eser yokken eşyaları var etmenin de bir anlamı olmasa gerek. Bu aralar bu soru etrafında dolanan düşünceler dalga dalga zihnimde. Çoktan kapanmış olan bir defterin, kapatmadığımın farkına vardığım bir sayfasını noktalama zamanındayım şimdi.

"Zamanla hayaller eriyor sanırım, biraz iz kalır. Bu da hayat. Kabul edelim ve yeni hayallere dalalım" demiş canım arkadaşım. Her zaman yaptığı gibi yüzümü hep önüme dönmem gerektiğini hatırlatan cümleleriyle yolumu aydınlatan bir ışık gibi...

Şunu anladım ki, yaşadığınız bir hikayenin kahramanları sadece o hikayenin içindeki insanlar değil. O hikayeyi paylaştığınız tüm eşyalar da birer kahraman... Gizli kahramanlar... Macerayı süsleyen dekorlar... Üstelik önemli olan eşyaların kullanılmışlığı da değil, hiç kullanmamış olsanız da onlara yüklediğiniz anlamlar asıl önemli olan. Sizin verdiğiniz değerle, kurduğunuz hayallerle ruh kazanıyor ve bir de bakmışsınız kanlı canlı bir insan kadar o hikayenin bir parçası oluveriyorlar.

Bir zamanlar hayalim olan ama artık benim olmaktan çıkmış hayallerle özdeşleşmiş eşyalarla yeni başlangıçlar yapmanın mümkün ve doğru olmadığını yine hayat doğal akışında gösteriverdi bana. Yaparım sanırken, eşyaların ruhlarının görmezden gelinebileceğini düşünürken hayat kendi akışında yine doğru ve yanlışla kapımı çalıverdi ve yapmam gereken şeyi bana net bir şekilde gösterdi. "Kurmayı planladığın yeni hayatta eskiye dair hiçbir eşyayı yanında taşımayacaksın Zeren, ben dekorunu bunlarla döşemene izin vermiyor ve hayatını bu nedenle bambaşka bir yola sürüklüyorum, hazırlan" diye konuştu, dile geldi.

Kendi inanışınıza göre kader mi dersiniz, şans mı, enerji mi, ya da saf bir bütün olarak yaşamın ta kendisi mi bilemem ama hayatlarımız aslında çoğu zaman sözel olmayan bir lisanda konuşuyorlar bizimle. Sezgilerinizi ve algınızı tamamen kapamamışsanız, hayatın ne dediğini, neyi işaret ettiğini anlamak çok da zor olmayabiliyor.

Şimdi eşyaları, bir gün lazım olacakları zaman çıkarıp kullanmak üzere tıktığım depolardan çıkarmanın ve hepsini yepyeni ve gerçek hayallerle kullanmaya hazır, üstelik sadece hayallerin değil, yaşanmış gerçek anıların da bir parçası yapacak insanlara satmanın zamanı... Tez elden, hiç vakit kaybetmeden... Ki her gördüğümde, eski hayallerimi hatırlamaktan çok kendime kızgınlığımı arttıran kahramanlar olmaktan çıksınlar artık. Onlara harcadığım paralarla bir zamanlar aslında ne güzelliklere imza atabileceğimi, kendimi ne kadar gereksiz yere paralamış olduğumu hatırlatmaktan başka bir işe yaramıyorlar artık.

Meğer bu eski hikayeye son bir vedam daha kalmış, ben hepsini savurdum sanırken. Şimdi o vakitte çalıyor zaman...

8 yorum:

www.macerakitabim.com dedi ki...

İnsanın kendisiyle konuşması hiç bitmiyor. Ne güzel göstermiş doğru yolu Sevgili Ece. Yolun çok güzel Zeren, aynı yolda dümdüz ilerle. Hem elimde Galadriel'in ışığı da var değil mi?
Sevgiler

zero dedi ki...

Galadriel'in ışığı... Ne kadar güzel bunu böyle düşünmek:) Bunu hiç unutmayacağım Özlemcim...

Leylak Dalı dedi ki...

Ne diyebilirim ki başka: Rastgele...

laleninbahcesi dedi ki...

sat her şeyi at...Sana kötü enerji veren her şeyi çıkar hayatından Zerocum...

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Mutlu olduklarınla yaşa , sana pozitif enerji verenlerle...bu bir eşya da olabilir , bir insan da.

Kontrast dedi ki...

Eşyalara önem veririm ben çok fazla. Batıl inançlarımın armağınıdı olacak galiba. Takıntımın da olabilir. Yazını okuyunca bir gülümseme aldı beni, bırakmıyor da!

Ha bir de şu şarkı var Zero. Dinlediğimden beri seninle paylaşmak istediğim. Nedense seninle bağlantı kurdum şarkıda. Linki: http://www.youtube.com/watch?v=ym67qGI1190

Neşeyle kal zero!

Kubilay.

Ece dedi ki...

Canım Zerom,
ben ışık mı oldum sana:) Sana ancak senin ışığını geri yansıtabilirim diye düşünüyorum. O kadar güçlü bir pırıltın var ki, zaten hayatından çıkması gereken tüm dumanlar er ya da geç çıkıyor işte. Bunlar gün gelir bir söz olur, gün gelir bir eşya. Çıkması gereken çıkar, gitmesin gereken gider. Üzülürüz biz, ama gün gelecek ki iyice anlayacağız, iyi ki böyle olmuş ve ne olduysa en doğrusu olmuş diye...

Yolunda yürürken hafif ol, sen sana yetersin. Sana iyi gelecek olan ne varsa da, etrafına serpilsin:)

ben çoktan serpildim.

öpüyorum

ps: belki eşyalardan almak isteyenler olur burada. paylaşmak istemez misin?

zero dedi ki...

Leylak Dalım, aynen öyle, ben de koca bir rastgele çekiyorum!

Canım Lalem, her şeyle vedalaşıp arkalarından da su dökmeden göndereceğim hepsini :)

Sevgili Natali, inan benim de istediğim bu:)

Sevgili Kubilay, şarkı çok güzel, beni de şimdi "seninle bağlantı kurdum" dediğin için bir gülümseme aldı. Ne diyim, aramaktan vazgeçtiğim zamanlarda bulmuştur beni tüm beklediklerim, buna çok inanırım ben. sevgiler:)

Ecem seninle boş yere "hayattaki şansımız, hayatımıza giren insanlardır" cümlesiyle aynı anda karşılaşmadık. Sen çoktan serpildin ve başak başak büyüyorsun neyse ki:) Eşyalar için annemleri bekliyorum, belki burdan da paylaşırım bilemiyorum, ya da bu sayfaları hiiiiç bulaştırmayabilirim bu keyifsiz işe. Bakalım, ruh halim ne gösterecek:) öptüm seni çok...