11 Haziran 2011 Cumartesi

"Marş" ve "Bom" Kardeşler

- Soğuk! 84 numaranın bonfile salatası marş!

- Bonfile salata Bom!

------------

- Sıcak! 54 numaranın sorantina makarnası marş!

- Sorantina bom!

Gökyüzünden sizi profesyonel bir mutfağın içine bıraksalar, emin olun belki tencere tava sesinden bile daha çok duyacağınız iki kelime "marş" ve "bom" olacaktır. Kendi kendilerine çok manasız, ama bir mutfağın içinde telafuz edildiklerinde belki de her şeyden daha anlamlı ve kritik olan iki kelime...

Masalarında oturmuş, sakin sakin aç karınlarını doyurmayı bekleyen restaurant misafirleri garsonlara siparişlerini verdikten sonra mutfakta kendileri adına nasıl bir koşturmacanın başladığından habersiz oluyorlar elbet. Ama sipariş fişi cihazdan çıkıp önümüze düştüğünde eğer o fişin üzerinde her istasyondan (sıcak, soğuk, pizza vs.) farklı farklı sipariş varsa yemeklerin senkronize bir şekilde aynı anda çıkabilmesi için en uzun sürecek yemeği yapan istasyonun belli bir aşamada diğer istasyonlara marş çekmesi gerekiyor. Örneğin bir sipariş fişinde çok pişmiş bir bonfile ve patlıcanlı pizza var diyelim. Bonfilenin pişmesi 20, pizzanın hamurunun açılıp malzemesinin döşenmesi, fırına atılması ve pişmesi 10 dakika sürüyor. Bu nedenle bonfilenin pişmesi yarı aşamadayken sıcak istasyonunun pizzaya marş çekmesi gerekmekte. Aksi takdirde o masanın yemekleri aynı anda çıkmamış olur ki bu asla istenmeyen bir şey. Önünüzde bir tane fiş varken sorun yok, ama aynı anda 10 tane farklı fiş varken tahmin ederseniz ki bu organizasyonu yapmak, hangi yemeği ne zaman yapmaya başlayacağınızı, diğer istasyonları ne zaman doğru şekilde yönlendireceğinizi planlamak oldukça meşakatli oluyor.

Bir masanın yemekleri garsonun eline ulaşmadan evvel şefin önüne son kontrolü yapması için aynı anda gitmedi mi? Vay halinize! O anda o mutfak yarılsın, siz de içine girin daha iyi!

Geçen gün deli bir öğlen servisi yoğunluğunun ardından verdiğim 10 dakikalık bir çay molasında bir mutfak hikayesi yazsam ne yazardım diye düşündüm. Aklıma direk "marş" ve "bom" ikilisi geldi. Sanırım bu ikiliyi vücuda getirip "marş" ve "bom" kardeşlerin mutfak maceraları kabilinden bir şeyler karalardım. Artık birilerinin bu ikiliyi cansız duruşlarından çıkarıp onlara hak ettikleri değeri vermesi gerektiğine inanıyorum:)

Zira bir mutfakta çıkan bütün kavgalar da, hoşbeşler de hep bu ikili üzerinden yürür. Bir istasyondaki aşçının diğer istasyondakini sevip sevmemesi, hoşlanıp hoşlanmaması büyük oranda ona zamanında marş çekmeyi unutup unutmaması üzerinden şekillenir. Ne zaman servis sırasında iki aşçı arasında seslerin yükseldiği bir münakaşaya rastlasanız, altını kazıdığınız anda neden olarak bu muzur ikili çıkıverir. "Bana zamanında marş çekmedi", "Ben ona marş çektim", "Ben bom demediysem hazır değilim yemeği vermeye demektir" vs. vs. vs. Sonunda mutfağın şefi gelir, her iki aşçıyı da bir güzel paylar, "marş" ve "bom" kardeşler de bir dahaki ortalığı karıştıracakları âna kadar ortadan yok oluverirler.

Bana hayatının son beş ayını özetle deseler, sadece iki kelime kullanırdım: "marş" ve "bom"! Kısa ve net. Bundan âla özet mi olur? Her şey bu iki kelime arasında geçen bir uzun macera işte!:)

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Öyle keyifli anlatıyorsun ki mutfak hikayelerini;bir an orada, o koşuşturmanın içinde olmak istedim.
Yemeyi sevmediğim halde, mutfak hallerini çok seviyorum.
Ben de çalışmak istiyorum yanında;bulaşıklardan başlayabilirim;valla çok temiz yıkarım:)

Leylak Dalı dedi ki...

Zerocum Allah kolaylık versin, ben ürperdim de azıcık:)) Bu Marş ve Bom Kardeşler eşliğindeki iş ancak aşkla yapılırmış, seni gayet iyi anladım:))

Kontrast dedi ki...

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba!

Açtım, hemen yazını okudum Zero. Çok keyfili oldu benim için. Kalemine sağlık. Özlemiş yazılarını. Zaten buralardaki her şeyi özledim.

Sonunda sınavlar bitti de rahat bir nefes aldım. Yeniden kavuştum "blogistana" :)

İade-i ziyarete beklerim. Yeni yazıma yapacağın yorumları da merak ediyorum.

Sevgiler,mutluluklar...

Kubilay

Elifinelizi dedi ki...

ne keyifli bir koşuşturmaca , ne ayrı bir dünya .
keyif üstüne keyif

uzmanamator dedi ki...

Yeni bişey öğrendim süpermiş :) teşekkürler

laleninbahcesi dedi ki...

Zeren yazını dün, yüksek sesle bizimkilre okudum ki; bir daha yemek azcık gecikince sızlanmayalım diye:)
Bu isimde bir kitap yazmalısın... En baştan ta küçüklüğünde mutfak cadısı olma yolunda ilk attığın adımlardan başlayarak...
Öptüm çok

A-H dedi ki...

okumasi inanilmaz zevkli de o mars-bom ikileminde kosturmak o kadar zevklimidir bilemem :)

Ece Ekincioğlu dedi ki...

ne güzel özetlemişsin zerom:)