Bazen derin bir sessizlik giriyor hayatla insanın arasına. Sessizliğin de bir anlamı var aslında. Kendi dili, lisanı, anlattığı, anlatmak istedikleri... Böyle zamanlardayım sanki biraz. İçimde bir fırtınadır gidiyor, Barselona'dan döndüğümden beri hiç sakinleşemedim. Sese geçmeyen, ses bulmayan bir fırtına... Hissediyorum yine taşlar oynayacak hayatımda; sahte güvenliklerden vazgeçip bilinmez, yepyeni ama heyecan verici sulara açılacağım.
Barselona dönüşü, Katalan diyarında aldığım tüm nefesleri bir çırpıda içimden söküp almak için var gücüyle bastıran bir mutfağın içine düşüverdim. Alıştığımın çok ötesinde bir düzene sahip, yolları taşlarla, dikenli tellerle örülü bir mutfak... Noluyoruz dediğim ilk birkaç günün sonrasında "düzenimin, yolunda giden maceramın önüne böyle bir engel çıkmasının nedeni ne ola acep?" diye düşünmeye başladı bu huzursuzluğa gelemeyen ruh.
Alışkanlıkların getirdiği rahatlığa kendini çok kolay kaptırabilen bir bünyem var benim. Hele de eğer alıştığımı seviyorsam, ona gönülden bağlıysam, yeniliklerin bana derin ve engin nefesler getirecek olduğunu bilsem de zor vazgeçip rahatlığı bozmaya cesaret edemeyebiliyorum. Ama işte hayat, benim edemediğim cesaretleri, aklıma getirmeyi bile tercih etmeyeceğim yenilikleri şak diye getirip yoluma koyuyor.
Çok mutlu olduğum Meydan mutfağından staj sonrası başka mutfağa "sana orda daha çok ihtiyacımız var" dendiği için ayrıldığımda, çok alışmış, çok sevmiş olduğum bir mutfaktan ayrılıyor olmaktan ötürü fazlasıyla buruktum. Bir huzursuzluk bulutunun altında kalıncaysa "neden oldu ki şimdi bu?" sorusu beliriverdi doğal olarak. Ve bir şekilde bu dönemde karşıma çıkan insanlarla yeni mutfaklar, yeni mutfak türleri üzerine düşünmek, hayatın önüme getirdiği bir seçenek oluverdi. Meydan'da kalsaydım muhtemelen bunları hiç düşünmeyecek; rahatlığımın, huzurun, alışkanlıklarımın esiri olmayı tercih edecektim.
Somut olan bir şey değil aslında bu bahsettiklerim. Halen çalışıyor ve vazgeçmiyorum, geçmem de. Sadece bazı kilitler, anahtarlarını buldu sanki zihnimde. Yapabileceklerimin çemberi önümde ufak bir yarım ay boyutunda dururken şimdi ufkum, bir anda 360 dereceye ulaşıverdi. Zamanın getireceklerine, bilinmezliğin süprizlerine kapım açık. Ne olur, ne şekilde olur bilemiyorum ama bazı şeyler değişecek sanki, bunu hissediyorum.
Zaten pek çok değişim de yolunda gitmeyen bazı şeylerin sonucu olmuyor mu? Önce 'kaybolmak' sonra 'bulmak', 'bulunmak' gerekiyor. Tıpkı Murathan Mungan'ın Şairin Romanı'nda bir karakterinin ağzından dediği gibi: "İnsanlar eskiden kaybolmaktan bu kadar korkmazlardı. Kaybolmanın, insanı zenginleştiren serüvenlerine olanak tanırlardı; yazık, bazı şeyleri kaybolmadan öğrenemez ki insan!".
-----------------------------
Not: Barselona çok güzeldi, nice unutulmaz anı keyifle bizimle birlikte ülkeye döndü, bir kısmını da paylaştım, elimden geldiğince zamana not düşmeye çalıştım. Ama bir konu daha var ki, bilinçli bir tüketici olarak ne yapıp edip iki çift laf etmeyi bir sorumluluk biliyorum. Tur programına katılmadan, kendi başımıza, kendi programımızda gezmeyi en başından beri planlamış olmamıza rağmen uçak, vize vs gibi konularla uğraşacak zamanımız olmadığından bir turla gitmeyi tercih ettik Barselona'ya. Ama herhalde kendimiz uğraşsak bu kadar zorlu, sinir bozucu ve meşakkatli olmazdı hiç bir şey. Bamtur'u tercih etmekle nasıl bir hata yapmış olduğumuzu seyahatimizin her adımında çok daha iyi anladık. Vize alma süreçlerinde yaşanan sorunlar yüzünden telefonun suratımıza kapatılmasından tutun da, muhatap alınmamaya varana dek bir dolu sorun... Barselona havaalanına indiğimizde diğer turdaki insanlarla tanışınca da sorun yaşayanın sadece biz olmadığımız, herkesin bir dolu problemle karşılaşmış olduğunu gördük. Üstelik şehrin merkezinde kalmak için çok daha fazla para ödemiş olanların da, merkeze uzak daha az ücret ödeyen bizlerle birlikte kalmaya mecbur edilmeleri, üstelik rehberin de yardımcı olmak konusunda son derece kaba davranışları bardağı taşıran son damla oldu. Tur kapsamındaki tüm gezilere katılma arzusuyla gelenler, hiç bir tur gerçekleştirilmediği için katılamadılar. Bundan sonra bedava dahi gönderseler bu şirket kapsamında hiç bir geziye katılmayacağımı biliyorum. Uyarmak, gezgin ruhların hepsine bir borçtur.
5 yorum:
Sondan başlayayım Zero...iyiki de yazdın...Bamtur her gün gazetelerde çarşaf çarşaf ilanları çıkan bir tur şirketi.İnsanlar bu tür sorunlarla uğraşmmaak için tercih ediyorlar tur şirketlerini. Peki sonuç bu olunca ne anlamı kalıyor .
Zero, aynı iş yerinde 10 yıl çalışıp, daha parlak vaatlerle, hatta kendi ekibini kur , ekibini kendin kur gibi pibi parlak bir öneriyle işimi değişitrmiştim. Patronum o kadar iyi niyetli bir adamdı ki, iyi niyetinden mi artık yemek listesi işini ve iş görüşmeleri alma işini bile bana yıktı ve ben modelisttim düşünebiliyormusun. Ne kadar profosyonellikten uzak bir çalışma hayatının içine düştüğümü anladığımda geç olmuştu artık. Senin bu dikenli yoldanda en az hasarla, kazanç hanesi daha çok şekilde yürüyeceğinden eminim.
Öptüm çook
ben de bazen kaybolmak istiyorum. hatta yolumu kaybetmek istiyorum. bana çok uzak geliyor.
İnsanın olduğu yerde her şeye hazırlıklı olmalı insan, en çok bunu öğrendim ben yaklaşık 20 yıllık iş hayatımda. Sektör, eğitim seviyesi, şu, bu hiç farketmiyor. Her yerde hırs, çekemezlik, kabalık var. Yine de yeni bir işyerinde önce sabırlı ve verici olmaktan yanayım ben. En azından bir süre için. Böylece kendi kaliteni de korumuş oluyorsun en azından. Daha sonra buna değmediğine inanırsan her zaman değişiklik şansın var nasılsa.
Bir an önce yolların düzleşmesi dileğiyle,
Sevgiler,
Bende Gap turu için bamturu düşünmüştüm,şikayetleri görünce vazgeçmiştim. İyiki vazgeçmişim :)
Zerencim Bamturla ilgili deneyimlerini paylaşmana çok sevindim çünkü bu turu tercih edebilirdik şimdi listeden çıkardık,çok teşekkürler...
Böyle şeyleri yaşayanlar oluyor ama bu kadarına pes!Zaten seyahat aslında özgürce Mungan'ın dediği gibi kaybolarak olmalı ama olmuyor işte!
Sevgiler sana...
Yorum Gönder