22 Mayıs 2008 Perşembe

Kirazlardan Haberler!

"Toplayın artık bizi" diye bir ses duymuş geçenlerde annem. Dikkate almamış gaipten gelen bu sesin dediklerini. Derken seslerini duyuramayan topluluk aralarından bir elçi göndermeye karar vermişler anlatsın dertlerini diye.

Elinde hortumu ile çiçekleri sulamaya çıkan babam karşılaşmış bu elçiyle de. Ama o, annem gibi görmezlikten ya da duymazlıktan gelmemiş neyse ki olanların. Anlamış hemen. Nasıl anlamasın? Olgunluktan ağaçtaki yerinden vazgeçip kendisini toprağa bırakan bir çift kirazmış karşılaştığı. "Tamam" demiş "Artık olanlarınızı toplamanın vakti geldi demek". Dertlerini anlatabilmenin sevinciyle kirazlar bir bir atıvermişler kendilerini çanakların içine. Sonra da kilolarca olmalarının sevinciyle komşularla paylaşılmak üzere yola çıkmış pek çoğu. Ne de olsa komşuların da göz hakkı varmış üzerlerinde. Kışın en soğuk günlerinde donmasını önlemekten tutun da, çiçeklendikleri günlerde o muhteşem görüntüyle göz banyosu yapmaya kadar paylaşmışlar her anını, yaşamışlar birlikte.

Bir tek, yıllar evvel dikilmesinde payı olan ve boy attığı her sene kilolarca meyve vereceği bu günleri düşleyen evin küçük kızının sofrasını şenlendirememişler. Çünkü o çok uzaklardaymış. Birkaç yıldır ne göz ne el emeğini veremez olmuş, uzaklıklar durmuş hep arada, aşılamamış, gidilememiş. Her sene, bir sonraki sene artık derken bu sene de geçivermiş.

Ama bu sene kararlı küçük kız. Kirazla eriğe yetişemese de, o kayısı şölenini kaçırmamaya kararlı. Bekle beni kayısı, yakında geliyorum:)

8 yorum:

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Üniversite için Akdeniz'den ayrıldığımda en çok portakal ağaçlarını ve portakal çiçeklerinin kokusunu özlemiştim. Ve o ana dek o çiçeklerin ve ağaçların hayatımda bu kadar önemli olduğunu farkına varamamıştım. Sanırım birlikte büyüdüğümüz ağaçlar bizim bir parçamız oluyorlar hep... Kayısı mevsimini sakın kaçırma :)

durutarifler dedi ki...

Nerede oldugunu bilmiyorum ama neredeysen kayisi mevsiminde silana don. Ben de bu aralar bodur dut agacimdan minik karadutlar yiyorum.
Bence en guzel agaclar meyve veren agaclar.

Ordanburdanhayattan dedi ki...

canim ya ne kadar zordur uzaklarda olmak.şimdi de en güzel zamanıdır eminim o özlediğin yerlerin.ailen nerde bilemiyorum ama geçen hafta şilede bizim kirazlar hala olmamıştı.kayısılara yetiş bari,onlardan hakkını almadan da dönme..
sevgiler

zero dedi ki...

Aydan Atlayan Kedi-Kesinlikle uzak kalınca daha bir anlıyor insan... Kayısı mevsimini kaçırmaya hiç niyetim yok, hatta uçarak gitmeyi falan planlıyorum:)

Nilay-Bence de en güzel ağaçlar meyve ağaçları.Bunu meyveyi dalından koparıp yemenin tadını alınca daha bir anlıyor insan.

Yasemin-Bahsettiğim yer Burhaniye/Ören, Ayvalık civarı yani. Daha sıcak yerler olduğu için biraz daha erken olgunlaşmış olabilir kirazlar. Kesinlikle kayısıları kaçırmaya hiç niyetim yok bu sene:)

Adsız dedi ki...

Sen oraları bırakıp nerelere yerleştin yahu :) AH nasıl için cız ediyordur kimbilir şehirlerin üzerine gelen duvarları arasında...Ya da ben öyle hissettim senin adına....Öpüyorum çok...
ps:Bari kayısı mevsimini kaçırma :) Ne güzel bahçeniz var demek. İnsan hiç öyle yeri bırakır mı yahu. Bak içim cııızzzz etti ya :(

zero dedi ki...

Evrensel Yaşam aslında pek de öyle değil. Biz doğma büyüme değil, sonradan taşralı olanlardanız:) Ailem yıllar evvel oraların büyüsüne kapılarak senenin yarısından fazlasını Burhaniye'de geçirir oldu. Ben kaldım geride:) Son iki senedir iş güç vs. derken gidemediğim için özlemim çok kabardı. Böyle ağaçtı böcekti meyveydi diye sayıklıyorum:) Ama bu sene arayı daha da uzatmamaya kararlıyım:)

Aylin Ünlü dedi ki...

Çok hoş dile getirmişsin,bu sene kayısıya yetişmen dileğiyle:)

banu kırmızıgül dedi ki...

çocukluğumda kiraz kayısı ve incir toplamak için ağaçların tepesinden inmezdim ağaçtan toplamak ve yemek çok zevkli. memlekete en kısa zamanda gitmem lazım. :) sevgilermle canım