8 Nisan 2012 Pazar

Ve Zero gider!

En son iki yıl önce bu zamanlar Mutfak Sanatları Akademisi'ne gitmeye karar verdiğimde, hayalini kurduğum bir şeye ulaşıyor olmanın hazzıyla kendimi bu kadar mutlu hissetmiştim. Taa o zamanlar kendimi mutfağın bereketli dünyasına atarken de en büyük motivasyonum, bu yeni mesleğimle dünyanın neresine gitmek istersem isteyeyim iş bulup çalışabilecek olmaktı.

Gitmek. Yeni yerler görmek; yeni coğrafyaların havasına, tadına, tuzuna, suyuna bulanmak; hiç kimseleri tanımadığın, tamamen yabancı olduğun şehirlerde, kasabalarda uyanmak; sabit olmamanın, göçebeliğin tadına varmak; fazla plan program müptelası olmadan bilinmezliğin sunacaklarına kapını sonuna kadar açmak...

İçimde artık biraz daha dindirmezsem beni boğacak olduğundan şüphem kalmamış olan bir gitme aruzusuyla yaşıyorum uzun zamandır. Gitmelere, yeni maceralara bu kadar tutkun olup bunca yıl bu kadar sabit yaşamış olmak da benim karmaşam olsa gerek. Çünkü aslında biliyorum ki, alışkanlıklarına çok da bağlı bir insanım ben. Arkadaşlarım, sevdiklerim, alıştığım kitapçılar, tutkunu olduğum sokaklar, vapurlar, sinemalar... Ama artık zaman, tüm bunların ötesinde bir yerde çalıyor benim için. Gitmenin, terketmek olmadığını anladığım noktada, gitmeye dair çok da farkında olmadığım ama içten içe yaşadığım korkuları sakinleştirdim sanırım kendi içimde.

İstanbul biriktirmeli bu aralar dedim, kendimi denizle vapurlara verdim.

Lakin şimdi de terketmiyorum, sadece gidiyorum. Bir süreliğine... Yaklaşık Ekim'e kadar yaz sezonunu geçirmek üzere Datça'da olacağım. Bir yandan çalışıp bir yandan da çok özlediğim denizin, kumun, yeşilin, sarının, mavinin tadını çıkaracağım. Bir balık restoranında çalışacak olmak, kendime göre ufacık bir ev tutacak olmak ve kafamda arzuladığım bir iki planın haricinde başka hiç bir planım yok. Kendimi tamamen bilinmezliğin süprizlerine bırakmak istiyorum. Hayatın çok da fazla plana programa gelmediğini öğreneli, dersimi alalı çok oldu. Tek isteğim, bu aralar biraz göçebe yaşamak.

Eş dost herkesin bu ara bana ortaklaşa söylediği şey "sen geri dönmezsin!" oluyor. Hiç düşünmüyorum ben halbuki böyle şeyleri. Dönerim, dönmem ya da bambaşka bir yerde buluveririm kendimi. Bunların hepsini, her şeyde olduğu gibi zaman kardeş getirir önümüze ve biz de yaşarız.

Umarım yeniden karşılaştığımızda eski coşkuna kavuşmuş olursun güzel Haydarpaşa...

İstanbul'la dünyanın neresine gidersem gideyim asla yok olmayacak bir göbek bağım var, bu kesin. Ama ara ara da hep yazdığım gibi son yıllarda çok yıprattık birbirimizi. Özellikle işe gidiş gelişlerde tırmalaya tırmalaya kaç yılımı çaldı ömrümden bilemiyorum. İşte o çalınmış yılları mümkünse geri eklemeye çalışacağım Ege'nin yeşiliyle, mavisiyle. İstanbul'severliğim sonsuza kadar bâki ama yeniden İstanbul'da yaşamaksa mevzu bahis, bu şehri biraz özlemeye ihtiyacım var, bu kesin.

Velhasıl Zero'ya yol göründü:) Salı akşamı Datça'ya giden bir otobüsün içinde binbir tane farklı duygu barındırarak ayrılacağım bu şehirden. Sonrasında beni neler beklediğinin heyecan veren merakı çoktan filizlendi zaten içimde. Gerçi ev işini vs. ayarlayıp son kez eşyalarımı almak için 2-3 günlüğüne yeniden döneceğim İstanbul'a ama olsun. Onu saymıyorum.

Güzelsin İstanbul!

İstanbul'da geçirdiğim şu son bir haftada bol bol İstanbul biriktirmeye çalıştım. En çok ne yaptın derseniz, en çok vapura bindim ben bu hafta.  Her seferinde tavşan kanı bir bardak çayımı da eksik etmeden, bir gün Haydarpaşa'yı izledim, bir gün tarihi yarımadayı. Ve her seferinde istisnasız dedim ki "vapur keyfinden daha âla bir keyifi var mıdır bu şehrin biz insanlarına sunduğu?" Benim için yok! Sıfırlanmış kadar taze hissediyorum kendimi her seferinde o vapurun içindeyken. 

Şimdi bir süredir çok yoğun bir şekilde hissettiğim sıkışmışlıktan kurtulup bol oksijenli sokaklardan, denizin bereketine bulanmış mutfaklardan cümleler düşecek bu sayfalara. Her sabah bir saatimi muhakkak ayırıp yoga yaparken alacağım nefeslerin temizliğini şimdiden hisseder gibiyim.

"Yaşamlarını yola kutsamışların her zaman iyi dileklere ihtiyacı vardır" demişti Bendag Şairin Romanı'nda. Tereddütsüz derim ki hayatımın romanı budur, filmleriyse Into The Wild ve The Way. Ne yapın edin okuyun ve filmleri de izleyin derim. Ve son sözüm... İyi dileklerinizi de eksin etmeyin :)

17 yorum:

Çileksuyu Sibel dedi ki...

canim yeni hayatina sahit olmayi iple cekiyorum.yolun acik ve mutlu olsun...kocaman sevgiler bizden...filmleri izleyip,kitabi okumayi iple cekiyorum,seni daha iyice tanimak icin...

Nehire dedi ki...

Nerede olursan ol,o güzel yüreğinin ve aklının bakış açısıyla başarılı olacağına eminim.Yolun açık olsun sevgili kızım Zeren...

Leylak Dalı dedi ki...

Kısaca: Gönlünde olan ne varsa gerçeğe dönüşsün, iyi yolculuklar...

laleninbahcesi dedi ki...

tüm iyi dileklerim seninle olsun Zero...Ben bir punduna getirir seni mutlaka ziyaret ederim orada...
Denizler denizlere kavuşur, Marmara Ege'ye Ege Akdenize...Datça'nın suyuna eminim bir damla da olsa Boğaz suyu karışır. Her deniz kıyısına indiğinde bu sözümü hatırla.

dersaadet dedi ki...

Mutlu ol...

숯인 SuChi'iN dedi ki...

butun iyi ve guzel dileklerim seninle, birlikte cikin bu guzel yolculuga..

zero dedi ki...

Hepinizi çok seviyorum ve çok teşekkür ediyorum tüm güzel dilekleriniz için. Lale Ablacım öyle güzel bir cümle ettin ki, emin ol her seferinde hatırlayacağım bunu:)

Ece Ekincioğlu dedi ki...

Into the wild dun izlendi, wayden beni daha cok etkiledi, bayaaa. Yasasin datcaya daha cok gitme sebebim hazir, iyi ki asik olmusum datcaya seni de uzaktan etkiledim:) yol iyidir, acik olsun can!

maviumut dedi ki...

ilk resme bittim...
herşey gönlüne göre olsun..bazen çok sevilenden uzaklaşmak iyi gelir..

Tuna dedi ki...

Sevgili Zeren,umutlarınız karşılığını bulsun hayalleriniz gerçek olsun.Güzel günler dilerim.İyi yolculuklar.

karga'nın günü dedi ki...

Yolun açık olsun Zero'cum. Senin bile farkında olmadığın bir cesaretle başladım bu işe. Her ne kadar şimdilerde senin kadar aktif olarak mutfakta çalışmasam da içimdeki bu yemek aşkının beni bir yerlere götüreceğine eminim. En iyisi her zaman içimizdeki sesi dinlemek. Senin içinde herşeyin en güzelini diliyorum. Başından geçenleri buradan okumak dileğiyle, bol şans.

Zeynep Özmen Ünlü dedi ki...

Ben bu yolculuğun ve yeni yaşamın sana çok iyi geleceğini ve seni daha da olgunlaştıracağına inanıyorum. Mutlu olacağından ve pişman olmayacağından eminim.

nehircce dedi ki...

Çok mutlu oldum senin için inan,yeni yerler yeni tatlar :) ama bizimle paylaymaya devam et tabii.Vapura binmek benim için de çok özeldir taze ve mis kokan çayıyla hem güzel şeyler anımsatır bana da...Yolun açık olsun iyi haberlerini bekliyoruz sevgiler.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Yolun açık olsun, Zerocuğum.
:))

gözde dedi ki...

Duygulandırdın beni Zero :( Bu satırlarda buluşuyorduk. Yine aynısı olacak olmasına rağmen içim cız etti inan :( Ama bir taraftanda çok heycanlandım senin için. Benimde fırsatım, sorumluluklarım olmasa aynısını yapardım. Sonuna kadar destekliyorum seni ve helal olsun diyorum. Herşeyin iyi olacağından okadar eminim ki canım, herşey çok güzel olacak.Ama adettendir sana bol şans diliyorum. İyi yolculuklar şimdiden. Yazılarından bizi mahrum etme:(

Kucak dolusu sevgilerimle
Gözde

A-H dedi ki...

Guzeldir gitmeler ve ben cok severim herseye ragmen, inadina cekip gidebilen insanlari ;) Gozu karadir, cesurdur, inatci ve meraklidir...
Yolun acik maceran bol olsun arkadasim, Datca'nin mis gibi havasini bizim icin de cek cigerlerine, bekliyoruz yeni hikayelerini...

Unknown dedi ki...

ne güzel bir karar bu Zero :) senin adına sevindim oralarda bir yerlerde bizden birinin olması harika :))yeni işin yeni hayatın sana istediklerini sunsun canı gönülden dileğim :) sevgiler...