
Zero 10 yaşındayken o yıllar hayatı boyunca başına ne gelirse gelsin, ne kadar uzağa düşerse düşsün, bir daha asla unutmayacağı bir insanla arkadaşlık ettiğinin farkında değildi. Kendisi gibi 10 yaşında su gibi, damla gibi bir kızdı arkadaşı, adı da kendisi gibi Damla olan... İnsanlar isimleriyle güçlenir, onlar gibi yaşarlarmış. Bunu ben değil, taptığım kadın Ursula söylüyor. Damla, elinde her daim bir kitap, daha okumayı öğreneli üç yıl olmasına rağmen dünya üzerinde yazılmış ne var ne yok okumaya hevesli olduğu o zamanlardan belli sevimli bir kız çocuğu anlayacağınız...
Ve bendeniz bu sevimli kız çocuğunun arkadaşı... Okumaya ve öğrenmeye aç, hayatta kendisini en çok etkileyen şeylerden birinin kelimeler olduğunu yeni yeni keşfetmeye başlamış, o küçücük yaşta bile duran, gözlem yapan ama dikkatini en çok da bu kitap okumaya sevdalı arkadaşına veren, ondan etkilenen, okuduğu kitapları beynine not edip kendisine de alması için annesinin eteğine yapışan bir başka sevimli kız çocuğu...
Hayat, bu iki sevimli kızı ilkokul sıralarında yan yana düşürmüş, ondan sonrasını ise ikisine bırakmıştı; birbirinizden besleneceğiniz, görüp alıp ileriki yıllarınıza taşıyacağınız neler var, neler yoksa keşfetmesi size kalmış diyerekten. Benden ona kalmış bir şeyler var mıdır yok mudur, o nasıl hatırlar o günlerimizi bilemiyorum ama benim için unutulmaz, kitap okuma aşkımın kaynağı her sorulduğunda adını andığım, anlattığım bir insan olmuştur kendisi.
Yıllar yıllar sonra hayatımızın üçüncü on yılının sonlarına doğru, büyük bir tesadüf eseri izime rastlayıp beni aradığında hayatımın en buhranlı, en zor dönemlerinden birini yaşıyor olmaktan ötürü, şu an çok üzgün olduğum bir ihmalkarlıkla karşılık verememiştim kendisine. Umarım hayat, bir gün yeniden bana bir telafi şansı sunar ve yolum, bir kere daha yoluyla kesişir. Şimdi sadece bunu dilemekten fazlası gelmiyor elimden.
Bütün bunları anlatmamın nedeni, sevgili Kitap Kurdu'nun okuma sevdamın ilk günlerine dönmemi, o zamanlar beni en çok etkileyen kitaptan ve yazarlardan bahsetmemi istemesi oldu. Ve ben ne bir yazardan ne de bir kitaptan bahsettim, farkındayım. Ama kitaplarla tanışma ve kitap dostluğu denince satırlar kendiliğinden Damla'yı anlatmaya başladı ve ben de onlara engel olmak istemedim açıkçası.
Çocukluğumun beni en çok etkileyen kitabına gelince... Pek çok sayabilirim ama illa da birini söyle derseniz, tereddüt etmeden bir tanesini zirveye taşıyabilirim: Pal Sokağı Çocukları.
Bu bloğun ilk günlerinde bu olağanüstü romanla ilgili bir yazı kaleme almıştım. Orada yazdıklarımın ötesinde bu romanla kurduğum bağı anlatabilecek başka cümlelerim yok. Dileyen o yazıyı da burdan okuyabilir.
Damla'yla beni tıpkı yıllar evvel olduğu gibi bunca zaman sonra da buluşturanın kitaplar olması dileğiyle...