15 Mayıs 2009 Cuma

Meğer Böyle Bir Yer Varmış!

Ben kütüphanelerle kaplı bir şehir olabilir mi diye hayal ededurayım, meğer böyle bir kasaba varmış da benim haberim yokmuş. Benim hayalimdekinden tek farkı, kütüphanelerle değil, kitapçılarla kaplı olması...

Hay-on Wye... Galler-İngiltere sınırının üstünde, 1300 kişilik nüfusu olan bir kasaba burası. Ama asıl büyüsü, bu özelliklerinde değil. Bu kadar ufak ve sakin olmasının yanında 39 büyük kitapçısı olan bir kasaba olmasında yatıyor asıl sihir. Yani başka bir cümleyle şöyle açıklıyım ki hesap yapmakta zorlanmayın: bu kasabadaki her 34 kişiye bir kitapçı düşüyor! Mucize gibi!

Güzelliklerin sadece bununla bittiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bir de bu harika kasabanın resimlerine bakın ve kitapların bu kasabanın insanları için ne büyük bir önem ifade ettiğini görün. Kitap raflarıyla donatılmış sokak duvarları, açık hava kütüphaneleri, sahaflar, sahaflar, sahaflar...

Tabi ki bütün bunların bir nedeni var, yani Hay-on-Wye'in kitaplarla bu kadar bütünleşmiş bir kasaba olmasının bir nedeni... Hay-on-Wye için "ikinci el kitapların Mekke'si" diyenlerin ne kadar haklı olduklarını kanıtlayan bir neden...

Tam bir kitap delisi olan Richard George William Pitt Booth, 1961'de ucuz ve sakin bir kasaba olmasından dolayı buraya yerleşir ve pek çok yeri kiralayarak kasabayı kelimenin tam anlamıyla bir açık hava kitapçısına dönüştürür. Ve tüm bunlardan da daha güzel olan şey, 1988'den beri burada düzenlenen kitap festivali... Dünya çapında pek çok yazarı buluşturan bu açık hava festivali, artık Hay-on-Wye'in de sınırlarını aşmış ve dünyayı dolaşan bir festivale dönüşmüş durumda. Avrupa'nın dört bir yanında, Şam'da, Moskova'da, Amman'da yazarlar ve okuyucular, arada hiç bir hiyerarşi, ünvan ve otorite olmadan birarada olarak, okumalar, sohbetler ve buluşmalar gerçekleştiriyor; kısacası tam bir edebiyat tapınması...

Şimdi bir düşünün: açık havada yemyeşil bir alanda, elinizde çay bardaklarınız ya da kahveniz, her gün gördüğünüz yan komşunuzla değil, kitaplarındaki dehaya, edebi anlatıma tutkun olduğunuz bir yazarla göz göze vermiş, bilmem kaçıncı kitabındaki bir karakter üzerine konuşuyorsunuz.

Elif Şafak'ın bir yazısı vesilesiyle öğrendiğim bu muhteşem edebiyat etkiliğinin ve bu etkiliğin çıkış noktası olan kasabanın varlığını bilmek, en azından bana bu dünya üzerinde, şu anda orada olamasam da, gerçekten ait olduğum bir yer olduğunu görmek açısından da mutluluk verdi.

Şimdi saatlerdir aklımda takılmış plak gibi tekrar eden bir cümle: benim hala ne işim var burada?

18 yorum:

MAVİANNE dedi ki...

SÜPERMİŞŞŞ

BAYILDIM BEN BU KASABAYA

neslihan erzincan özgür dedi ki...

cennet olmalı burası:-))) hemen gitmeli...

seval dedi ki...

Evet ben de bayıldım bu kasabaya.Biz henüz evlerimizi küçük küçük kütüphanelere dönüştüremzken insanlar kasabalarını kitap raflarıyla donatıyorlar.Kesinlikle böğle bir yerde bir ömür geçirilir...

parka dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
zero dedi ki...

Sevgili Mavianne, emin ol hala baygınlıktan aygınlık pozisyonuna geçiş yapamadım:)

Neslihancım, evet benim de cennetim kesinlikle burası...

Sevgili Seval, tek bir kişinin ön ayak olmasıyla koca bir kasaba nasıl bir hal almış, inanılır gibi değil. En iyisi ben buraya bir tur düzenliyim de hepimiz şöyle bir rahatlayalım:)

Sevgili Kara Kalem, olur derim tabi, başka ne derim:) kitap okumak çok tek başına/tekil bir olay. bütün duygu yoğunluğunu, karmaşayı, gidiş gelişleri tek başına yaşasan da, sonrasında paylaşabilmek de çok önemli. işte o noktada da çoğul bir eylem haline dönüşüyor. ve o da muhteşem bir an. seninle aynı ya da farklı noktalarda buluşabilecek insan ya da insanlarla kitabın sendeki izlerini paylaşmak... ve böylesi bir kasaba, kitap tutkunu insanlarla dolu... bazı ütopyaların gerçekleşmesi çok zordur, ama en azından bunun gerçek olduğunu bilmek bile bana kendimi daha iyi hissettirdi...

zeya dedi ki...

ben bayıldım bu kasabaya orada yaşayabilrim ben hiç sıkılmadan :):):)

Ordanburdanhayattan dedi ki...

Zeren bayıldım valla, ne kadar hoş fotoğraflar. orda olup hiç saatlerce çimlere oturup kitap okumak isterdim, ama oğluşum hasta şimdi onun için aklım fikrim hep onda. sevgiler

laleninbahcesi dedi ki...

işte ben orada yaşamalıyım. Kitaplar içinde uyumalıyım, uyanmalıyım. Ciğerci dükkanına girmiş bir kedi gibi dolanmalıyım orada.

ruhdagı dedi ki...

Cennet orası olabilir mi?

yeliz dedi ki...

evet yaaa ne duruyoruz!! kalk gidelim oraya:)

Tijen dedi ki...

Enis Batur'un bir kitabından hatırlıyorum bu kasabayı galiba. Evet evet, öyle olmalı. (Zero, geçenlerde Aslı Erdoğan nerelerde sahi diyorduk, yeni kitabıyla çıkmış ortaya. Yine damardan bir kitap yazmış anlaşılan, haberin oldu mu? Radikal kitap ekinin kapağındaydı cuma)

funda dedi ki...

ben de bugünlerde sık sık benim bu ülkede ne işim var diye mırıldanıp duruyorum kendime..
ben bu kentin yeşiline de bayıldım..

Adsız dedi ki...

Bu nasıl bir kasaba boyle yaa. Damardan vurdun beni Zerencim. Söylecek fazla söz yok. Bittim ben bu kasabaya, ve neden boyle bir yerde yaşamadığım için çok şanssız olduğumu düşünüyorum. :(

Adsız dedi ki...

handan; muhteşem bir yer etrafımda kitap yok, sipariş verdim gelmedi derdi yok.evet yorumlarınızı okuyuncada benim gibi kitap okumayı seven ve okuyan insanlar var diye seviniyorum.bulunduğum yerde böyle bir çevreyi bulmak biraz zor da.yaşadığım şehrin o kasabaya dönüşmesi dileğiyle... sevgiler

MAVİANNE dedi ki...

kahvaltıdan kopya çekmeye bir sözüm yok ama fotoları ekle muhakkak :))))

asli koyuncuoğlu dedi ki...

Aaaa.. süper bir yermiş ya.Tam bana göreymiş.Mutlaka görmek lazım burayı.

zero dedi ki...

Sevgili Zeya, çok rahat komşu olabiliriz o zaman:)

Yasemincim çok geçmiş olsun, umarım iyileşmiştir artık..

Lalecim, karar verdim, kesin bizim blog camiasını toplayıp bir tur düzenleyecez oraya, farz oldu. Ama hani gidip de dönmemek var derler, öyle bir durum olur mu, orasını bilemeyeceğim:)

Ruhdağı, evet, en azından benim cennetim burası...

Yelizcim Arca biraz büyüsün onu da getir, çimlerin üzerine bırak gezsin, sen de kitaplara gömülürsün o arada:)

Tijencim, nasıl bir tesadüf oldu gerçekten. Artık üzerindeki küskünlüğü atıp aramıza dönmüş anlaşılan. merakla kitabın elime geçmesini bekliyorum. Bu aralar sevdiğim yazarların kitapları çıkıyor, mutluyum. en son bir de Özen Yula'yı duydum ki, onu da çok severim.

Fundacım, o sorular beni de yiyip bitirmekte. Kitap sevgisi, yeşili de bir başka yeşil kılıyor sanırım.

Özlemcim, en azından dünya üzerinde böyle bir yer var, şimdi olamasa da belki günün birinde... hayat bu, belli mi olur?

Sevgili Handan, ben de bu blog sayesinde ortak zevklerin etrafında buluşan nice dostla tanışıyorum. dileğine yürekten ve tüm enerjimle katılıyorum:)

Mavianne, söz koyucam kahvaltının fotolarını ama benim sizinki kadar güzel bir balkonum yok, o kısmını nasıl çözecez bakalım? Belki güzel bir dostun bahçesine bir kahvaltı masası kurdururum bu haftasonu:)

Sevgili Aslı, kitap dostlarının hayatlarında en az bir kere yollarının düşmesi gereken bir yer bana göre de... bir gün gerçekleşmesi ümidiyle:)

papatya dedi ki...

yazıyı nasıl bir hızla okudum anlatamam bi an bende öyle elime çayım çimenler üzerinde oturuyorum manzara en güzel şey kitablardan oluşuyor ve her saaat büyük bir sevkle her kitabı okumaya çalışıyorum evet hayal benim için ama böyle bir yerrin varlığına çok sevindim darısı Ülkemin başına