Uzun zamandır olmadığım bir yerdeydim. Çok özlediğim bir yerde...
Meyvenin dalından, sebzenin bostanından koparılabildiği, sütün hemen ineğin altından taze taze alınabildiği bir cennet kasabada... Kuş sesleriyle uyanmak nasıl bir duyguymuş yeniden hatırladım yıllar sonra. O kuşlar sizi sadece uyandırmakla da kalmıyor, bütün gün, ta ki gece olana kadar o müthiş cıvıltılarını bir an olsun kesmiyorlar. Bir yandan hayat o sakin rutininde akıp gidiyor; bir yandan da o ilahi melodi kesintisiz bir şekilde yayınına devam ediyor.
Yıllar evvel kendi ellerimle dikimine yardım ettiğim canım meyve ağaçlarım, kirazım, eriğim, kayısım, şeftalim nasıl da büyümüş kocaman olmuşlar. Öyle coşkulu bir heybetle karşıladılar ki beni, gözlerime inanamadım. Beş yıl öncesinin o minik, bodur ağaçları kocaman olmuş; büyümekle de kalmamış, o ilahi bereketleriyle, mis kokulu meyveleriyle sadece bizim evi değil, bütün mahalleyi bile beslemeye başlamışlar.
Bol bol kitap okudum, hem de öyle bir okudum ki 10 günde üç tane kitap bitirdim. Hani temiz hava acıktırır derler, bendeki açlık da böyle bir açlık oldu. Sağ yanımda dalından kopmuş meyve tabağı, sol yanımda Ören sahilinin muhteşem Kaz Dağları manzarası, elimde bir Neil Gaiman'ın Yok Yer'i, bir Paul Auster'ın Görünmeyen'i, bir Ahmet Ümit'in son romanı İstanbul Hatırası hem ruhumu doyurdum, hem de her şeyin en tazesine aç midemi...
Belki yazacak daha başka güzellikler de var; güzelliğin en bereketli tohum olduğu o topraklarda elbet olur, olmaz mı? Ama benim canım şu anda pek yazmak istemiyor. Sadece öylesine bir not düşmek istedim. Bu senenin Haziran ayına da işte böyle tabiat dolu girdim diyerekten...
9 yorum:
Bizi de oralara götürdün canım ne güzel oldu teşekkürler, gözlerimi kapatıp hayal etttim bu nefis doğa manzarasına hayran kaldım, sonra dalından koparıp domateslerin mis gibi kokusunu hissettim. Ne iyi ettinde bizlerle paylaştın. Sevgiler...
Ama kıskanıcam şimdi bu olan biteni...
:)))))))
keyifler- huzurlar çok olsun canım
ahh ne güzel, sevindim senin adına Zerencim. öyle güzel anlaymışsın ki yanına gelesim geldi:))
Senin adına çok seivndim, böyle güzel bir ortam da olduğun için de kıskanmadım değil. Çok şanslısın, çok kitap okumuşsun bak bunu da çok kıskandım. İşlerim oyle yogun ki, seni bile arayamadım. Çok da güzel bir yazı olmuş, elleirne yüreğine sağlık.
Zerenciğim ne mutlu sana. Tadını çıkarmışsın her saniyenin. Fotoğrafa da bayıldım. Oralarda olmak isterdim şimdi..
Nasıl bir keyif bu... Henüz Ağustos böceklerinin yumurtaları çatlamamıştır, Ören onların seslerine boğulmamıştır, nasıl dingindir şimdi... O asırlık ağaçlara, Kazdağlarına selam olsun benden de...
Çok imrendim Zeren :) gerçektennn...Dilerim her günün böyle huzurlu dolu dolu geçsin..
Sevgiler..
Ballı Cimcime, o doğa manzarası var ya, ben orada yıllarca, taa çocukluğumdan bu yana yazları her gidişimde, kış için huzur biriktirirdim. O gölün denize bağlandığı yerde bankın üzerine çöker, manzaraya baka baka "kışın bunalırsam bu anları hatırlayıp huzur duyacağım" diye kendi kendime söz verirdim. Olğanüstü bir yerdir orası.
Sevgi Nunucum, huzurlar hepimizin olsun canım, dönmene gerçekten çok sevindim:)
Yasemincim, keşke daha uzun kalabilsem de davet edebilsem, çok isterdim inan:)
Özlemcim, ne zaman müsait olursa ara, hatta İstanbul'a gelirsen lütfen ara, ben müsaitim bir süre daha, rahatça görüşebiliriz bu sefer;)
Sibelcim, aslında sen bu fotoğrafın olduğu yerin çok yakınına gidiyorsun her sene:) Sana bu fotoğrafı sevgili Tijen'e sor dersem sen neresi olduğunu anlarsın bence:)
Sevgili Lale, aynı dediğin gibi... Dinginlik ne demek diye sorsalar, şu ara Ören'e götürürüm soranı, o kadar yani:)
Sevgili Nehircce, huzur ve mutluluk hepimizin olsun canım:) sevgiler
Merhabalar;
İyisiniz değil mi?...1 ay oldu bir yazı vs yok da merak ettim. Kim oluyorsam işte...Ben merak ederim öyle..
Sevgiler
BİLLUR
Yorum Gönder