6 Haziran 2008 Cuma

Ebedi ve Edebi Dost, Kütüphanem...

Arada karşısına geçerim kütüphanemin. Şöyle bir karşıdan bakmak hoşuma gider. Çocuğunun büyüyüp boy atmasından haz ve gurur duyan anneler gibidir halim biraz. Aslında çocuğum olmasından çok, yaşıtım olan bir dostumdur kendisi. Benimle büyümüştür, dolmuştur çünkü. Büyürken hangi evrelerden geçtiğimi, çocuklukta, genç kızlıkta, yetişkinlikte neler okuduğumu, nelerden beslendiğimi gösterir; akan zamanla birlikte benim tarihimdir belki de biraz; ruhumun DNA'sıdır.

Belli bir bilince ve hayat görüşüne sahip olunca insan, bazen geçmişte okudukları için "ne kadar da gereksiz şeyleri okuyarak zaman harcamışım" da diyebiliyor. Ve ayıklamaya başlıyor kütüphanesini. Kişilik sahibi olmasını istiyor çünkü onun. Öyle ne varsa, her telden, her cinsten kitabın toplandığı bir yığın olmasını istemiyor. Toplama kitapların değil, seçilmiş kitapların yer aldığı karakter sahibi bir kütüphane...

Her kitabı okuduğum dönemi hatırlarım çoğunlukla. Biraz da bu yüzden hoşuma gider arada karşılarına geçip şöyle bir göz gezdirmek üzerlerinde. Her kitabın içinde yazan kendi hikayesi dışında, bir de benim onu okuduğum dönemin bana ait hikayesi eşlik eder yanında. Yapışır üzerine. Ve benim için kitabın etkileyiciliği kadar önemlidir o hikaye. Genelde nerde başladığımı değil ama nerde bitirdiğimi hatırlarım kitapları. Hele de bir taraflarımı yıkıp geçmişse... Ciddi şekilde sarsılıp kaldığım bir buhran anıdır çünkü o an. Öğretmeninden yediği en sert tokadın etkisini unutamamak ya da sevdiğine aşkını ilan etmek gibi sarsıcı bir andır; unutulmaz, hep hatırlanır.

Ve bir eve dair en birincil düşümdür kütüphane. Ne zaman ileride içinde sevdiğimin de olacağı o evin düşünü kursam, yaratacağımız kütüphanenin kurgusuyla başlar düşüm. Düşlemeyi en çok sevdiğim andır, yorgun akşamlarımıza eşlik eden bir fincan çayın yanında seçilen kitaplarımızla yeni dünyalara dalıp gideceğimiz o geceler.

Ve bir son söz: Yaşarken bana eşlik eden kitaplarımı seviyorum; onları yazan, çoğunu hiç tanımadığım o insanları seviyorum; ve daha okuyamadıklarım... Sevdiğine kavuşamamış bedbâh bir aşık gibi o kavuşma anını bekliyorum, tutkuyla ve bitmeyen bir aşkla...

7 yorum:

Tijen dedi ki...

Ah bu kitaplar, bize neler yaptırıyor değil mi Zero? (Eve daha kaç kütüphane lazım bilmiyorum! Bir sürü kitabım kolilerde.)

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Bilmem sen de hisseder misin okuduğun kitaplara o zamanlardaki ruh halin siner. Tıpkı sayfa arasındaki kurumuş bir çiçek gibi kitabın arasından düşüverir. O zamanki hüznünü, kıpır kıpır ruh halini buluverirsin birden... Çok gairp bir duygudur. Bu yüzden kitaplar biraz da ruh halimizi saklayan albümler gibidir.

Adsız dedi ki...

Tüm hissettiklerimi anlatmışsın işte. Üzerine söyleyecek pek bir şeyim yok. hayalim 2000-3000 kitaplık bir kütüphane. Raflara koyduğum her yeni kitapta biraz daha büyüyen kütüphaneme coşkuyla bakıyorum.Sevgiler.

durutarifler dedi ki...

Ben de bende kitaplarımı çok seviyorum. Kütüphanemi de hiç ayıklamam, çünkü kitaplarımı ne atabilirim ne de paylaşabilirim. Hatta geçen gün kardeşimde ortaokul yıllarımdan kalma bir kitabımı gördümde "aa bu benim kitabım" diye tepki verdim. Odada bulunanlar bu tepkimi çok garip karşılamasaydı kitabımı alıp gelecektim. :))

Batuhan Doğu Alkaya dedi ki...

Onları izlediğinde neler hissettiğini çok iyi anlıyorum .. Sen onları okurken , onlarda seni okuyorlar aslında .. Seni yaşıyor ve yaşatıyorlar . Sonsuz ve sadece 2niz arasında bir bağ .. Sanırım aynı şeyleri bende plaklarım için hissediyorum .. Şöyle bir bakıyorumda ,o şarkılar , sözler , hepsi benden birşeyleri barındırıyor , beni anlatıyor .. Gurur duyuyorum .. Onları seviyorum ..

Ordanburdanhayattan dedi ki...

benim de en sevdiğim dostlarımdır kitaplarım.öyle bağlıyım ki onlara ödünç bile veremem kimseye.mesela kızkardeşim bir tanesini almıştı aylar önce,hala bitirip veremedi.her gördüğümde sorup duruyorum.hele ki geri alamayayım mutlaka gidip yenisini alır koyarım kütüphaneme.delilik işte.

Adsız dedi ki...

Harika bir yazı. Elleri yüreğine sağlık. Benimde en sevdiğim şeylerden biridir kütüphanemin karşısına geçip kitaplarımı izlemek. Hangi ruh haliyle neleri okuduğum, bende bıraktığı izleri düşünürüm. ve kitaplar benim için bir tutku. Bu kitap severlikle bakalim daha ne kadar büyük bir kütaphane yapacağız? :)

Sevgilerimle